Ana içeriğe atla

SİSTEM MELANKOLİKLERİ

                                       


''Gökkuşağı gibi duygulu şiir,
ancak karanlık bir temelden çıkarılır,
bu yüzdendir ki, dehasına şairin,
melankolik ögeler katılır . ''
Gothe


    Bugünlerde bir melankoli dalgası alıp vuruyor bizi bilmediğimiz kıyılara, örneğin bir halk düşse yere üşeniyor almaya melankolikliğinden. Yada bir kedi ölüyor olsa  karşısında , görmezden geliyor melankoli kafalarında....
Ihlamur ve Ben    
 Bu melankoli günlerinde  onu tanımaya ihtiyacımız olduğundandır bu yazım. 
Tarihte Melankoli 
    Homeros destanında  ilk melankolik kişiyi görüyoruz. Bu kişi Camus'a göre tanrılar tarafından lanetlenen ve cezalandırılan ilk insan  Sisyphos'un torunu , Bellerophontes 'tir. Ayrıca , Troya savaşlarının ünlü komutanlarından Aias, sonu intiharla biten melankolik kişiliğin ilk örneklerindendir.
 Melankoli üzerine ilk kapsamlı çalışma günümüzden iki bin dört yüz yıl kadar önce, Antikçağ,Kos Adası Tıp Okulu'ndan Hippokrat yapmıştır.Bu ruhsal duruma  , melankoli adı yine Hippokrat tarafından, olasılıkla Aristophones ve Sophokles'in yapıtlarından esinlenerek konmuştur.
Ortaçağ boyunca , melankoliye ve melankoliklere çok kez olumsuz gözle bakılmış.Melankoli ''toplum düşmanlığı,dinden ayrılış ve tanrıya başkaldırış'' olarak değerlendirilmiş ve ölümcül yedi büyük günahtan biri olarak görülmüştür.Aydınlanma Çağı'nda , ortaçağın günah anlayışı yadsınmıştır.Fakat melankolikler bu kez  de, aklın gücüne ve büyüklüğüne güvenmeyen ''akılsız deliler'' olarak tanımlanmış  ve yığınlar halinde tutuklanıp hastahanelere kapatılmıştır.Mordernizm, melankoli ve şizofreniyi birlikte değerlendirip  tutumu daha çok sertleştirmiştir. Örneğin , Nazi Almanyası'nda  melankolikler toplama kamplarına gönderilmiş ve katledilmişlerdir. Ve günümüz post-modern koşullarında depresyon biçimi olarak tanımlanmış ve araştırmaları devam  eden melankoli ve melankolikler  sözüm ona daha güvenli ellerdedir.
  Platon'un Melankoli ve Melankolikler için savunduğu şey ise ''kutsal çılgınlık...soylu yabancılaşma...ya da melankolik yaşam tarzıdır...
 Yukarıda verilen filozof ve felsefecilerin açıklamaları doğrultusunda ve ilk melankolik kişi örneklerine baktığımızda şunu söyleyebiliriz ,melankoli tarihsel/toplumsal koşullardan beslenmişlerdir hep.Melankoli özellikle toplumsal huzursuzlukların arttığı dönemlerde yaşanan güvensizlik ortamlarında sıklıkla sözü edilmeye başlanan bir yaşam tarzı,bir ruhsal durum,bir kişilik tipidir. 
   Melankolikler , her zaman bilinçli olarak ayırdına varamasalar bile, insanların benliğinin siyasal bir ürün olduğunu ve yanlış bir hayatın doğru yaşanamayacağını, bizzat kendi özbenliklerinden sezinlerler.Bunun acısını,utancını ve ruhsal gerilimini duyumsarlar. Bu duruma tarihten isimler verelim   Albrecht Dürer ,Dante ,Montaigne,Rene Descartes,Herman Melville ... 
   Örnek verilen kişilere bir çok isim eklenebilir elbette. Hele günümüz dünyasında herkes melankolik hayatlar peşinde. 
  Sonuç olarak 
  Toplumsal yaşamın yani yerleşik hayata geçişle birlikte başlayan insan-doğa uzaklaşması Sanayi Devrim'ine kadar melankolik kişilikleri hazırladı. Sanayi Devrim'inden sonra toplumun en küçük birimi olan aileden başlayarak ; işe giden baba,evde oturan anne,okula giden çocuk'la başladı. Ötesinde savaş planlayan siyaset adamları,savaşa gönderilen askerler, evi bombalanan aileye geldi. 
 Yani önceki dönemlerde doğadan kopan insanın, devletin sistemleşmesi ve Kapitalizm'in  sömürü anlayışı ile birlikte  doğaya yabancılaşan,insana yabancılaşan ve kendine yabancılaşan bir model çizmesinden geliyor. 
Yani Afrikalı Konstantinus'un - çok yemek yemek ve içki içmek melankoli nedeni olabilir anlayışını benimsemediğim gibi ona şu soruyu yöneltiyorum. Tüketim kültürü içerisinde aperatif yiyecekler bombardımanında yer alan insan alkolün beyni ve bedeni gevşetme etkisine kapılmıştır. Bu bombardıman ve kapılış içinde bir masaya sığdırılamayacak kadar büyük bir sorundur melankoli sorunu . 
  Evet bu bir sorundur , çünkü kapitalizm bize melankoliyi  farklı insan olarak sunuyor. Melankolik insan sanatçıdır diyor. Peki tamam melankolik insan sanatçıdır, peki sanat nerede varolur?  Sanat baskı toplumlarında kendini ifade edebilme gücünün ortaya çıkışıyla birlikte gelişen bir başkaldırıdır.Evet melankoli yabancılaşma sürecinde bir başkaldırı biçimidir. Her sanat yapıtı olumsuzdur ve eleştireldir. Olumsuz sanatın varolmayacağı gibi melankolik insan sanatçıdır. 
 Bu son çıkarımla birlikte ilk söylediğim yere dönüyorum  melankoli toplumsal sürecin içinde varolan insan tanımıdır. Ve melankoli ile sanatı birleştirenlere şunu hatırlatmakta yarar var, sanatın insandan üstün olduğunu benimseyen beyinler bunu elbet kabul ederler. Fakat ben sanatın doğrudan insana ait olduğunu düşünüyor ve her insanın bir kaygısı ve başkaldırısı olduğuna inanıyorum. Burada şöyle sorular gelebilir, her insan sanat yapar mı ?  Elbette bu sorunun cevabı günümüz dilinde ''yapamaz''. Ama bence yapar. Nasıl yapar biliyor musunuz sabah erkenden işe gidip gecenin köründe eve gelen insanlar tükendiğinde yapar.Günümüz koşullarında kendini ifade edebilirsin bir kurşun kalem ile , fakat sadece kurşun kalem yeterli olmayacaktır ifadende. Aslında bu başka bir konu . Bunu daha sonra konuşuruz. 
   Bugünün melankoli  tanımı ,tarihsel süreçlerde toplumsal yapının temeli olan insandan ve insanın -doğaya yabancılaşması, insanın-insana yabancılaşması- insanın kendine yabancılaşması'ndan uzak bir tanımdır. 
  Günlerce evden çıkmayan ve yıkanmayanlar, günlerce bir tas çorba içmeyenler, günlerce yataktan kalmayanlar, sadece kendi istediğinde  iletişime geçenler ve kendileri için gülümseyenler yani sistemin melankolikleri canınız cehenneme....
 Temennim günümüzde bize sunulan melankolinin temeline bakmanız ve yaşamda en içten duyumsanan savaş-açlık-katliamlar  ve yalnızlık paradigmasını dogru yerden kurmanız .Ve gerçek birer melankolik olmanız yolunda ...
  


NOT:  Bu yazıyı yazmamda ki en büyük etken Ezidi Halkı için düzenlenen yardım kampanyalarında sessiz kalan ve  kedim Ihlamur'un gençlik hastalığına yakalanması ve bu süreçte  7 günün hayati bir süreç olduğunu belirterek sosyal medyadan istediğimiz sadece ulaşım desteğine 3 kişinin yanıt vermesi. Bir halk ölürken ve bir canlı ölürken sessiz kalan tüm insanlara açık mektubumdur....  Ve sessiz kalan herkes, sistem yavşaklığı içinde takılan melankolikler, bende piliniz bitti.


                                                                                                             
Kaynak: Serol Teber ''Melankoli''
Kaynak : Afrikalı Konstantinus ''Melankoli''
Kaynak: Gothe ''Faust''


                                                                                                  Sema Yayla   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PANAYIR SAATİ

                                                                                                                                 Panayır Saati      Gök maviye yakın , kızıldan bozma bir yavruağzı ile aydınlatıyor içimizi. İçimiz ölümler dehlizinden geçerken mücadele dolu bir acıyla yüklü. Bilinmeyenin kıyısında incelikle taşıdığımız kalbimiz orta yerinden çatlamakta. Çatlaktan sızan ''hü'' sesleri hücum ediyor sabaha. Gök asıldığı yerden kaçmaya hazırlanıyor.  Tersleşmiş başparmaklarıyla kendini Tanrı ilan eden Simülakrlar'ın  cehennemine meydan okuyor Uranos. Dur ihtarına uymuyor Uranos.  Tersleşmiş başparmaklarıyla kavradıkları silahlardan nizami bir ses yankılanıyor. Takıdı tak tak tak, takıdı tak tak , ta tak, taak tak !  Uranos rüzgarı alıyor göğsüne , dağlar boyunca koynunda saklıyor nizami seslerin içine sinmiş ''hü''leri .   Bir yankının içine siniyor tak taklar , rüzgarı hapsediyorlar dağların eteklerine. Dağlar dorukların

NEYİN PARÇASI OLDUĞUMUZU BİLİYORUZ BİLDİRİSİ

         Bizim için; bol direnişli,bol koşmalı,bol gözaltılı,bol hapishaneli,bol ölümlü,bol talcidli,bol limonlu,bol ağlamalı,bol gülmeli,bol sevdalı,bol ayrılıklı,bol dizeli,bol pankartlı,bol sloganlı,bol dayanışmalı ,bol sapanlı,bol mahkemeli yıllar oldu. Onlar için; bol kutulu,bol kanlı , bol çalmalı, bol yalanlı,bol kesmeli,bol camili,bol saraylı  yıllar oldu.  Bizim için; bol umutlu,bol baretli, bol kömürlü, bol ağrılı,bol anneli,bol çocuklu,bol ağaçlı,bol zeytinli ,bol baskınlı,bol boyalı yıllar oldu Onlar için; bol kutulu,bol kanlı , bol çalmalı, bol yalanlı,bol kesmeli,bol camili,bol saraylı  yıllar oldu. Bizim için; bol alkollü,bol halaylı,bol horonlu, bol çadırlı,bol barikatlı ,bol tazyikli,bol kardeşli, bol aşklı,bol sarılmalı,bol yaralanmalı,bol sınavlı,bol bildirili,bol manşetli ,bol madenli, bol kırmızı kartlı yıllar oldu Onlar için; bol kutulu,bol kanlı , bol çalmalı, bol yalanlı,bol kesmeli,bol camili,bol saraylı  yıllar oldu. Bizim için; bol kedili, bol