Sokak-ta,mezar-da,hastahane-de ,otobüs-te,deniz-de,ev-de,yatak-ta,mutfak-ta,beşik-te,gerdek-te,fabrika-da,bıçak sırtı-nda,ateş hattı-nda ,mahzenler-de .Yürüyen kadınları görüyorum . O-rda,bu-rda,şu-rda...
Yürüdükleri yerler pamuktan yapılmış gibi , adım attıkları yerler kovalarla dolu...Kovalar rengarenk,kovalar tertemiz,kovalar el değmemiş ...Kovaların üzerinde tek bir parmak izine rastlanmıyor ve kovalar devlet kontrolünde hijyende birinci seçiliyor.... Kovaların yanında büyük bir yığın var. O yığınların göz bebekleri donuk , solungaçları kıpırdamıyor, kuyrukları katılaşmış ve bedenleri kaygan balıklar. Balıklar kokmuş,balıklar küflenmiş,balıklar çürümekte ...Balıklar pamukları kirletmiş. Pamuk eskisi gibi kırılgan değil artık, pamuk eskisi kadar pembe değil, pamuk kir ve pas içinde adımlara yapışıyor.Pamuk cenin için hazırlanmış saydam bir anne edasında .
Kadınlar adımlıyor,adımladıkça ayaklarında pamuk,balık,kova ... Balıklardan kovalarca adım dökülüyor ve her bir adım karanlığa yürüyor. Kadınlar kovalarda yürüyor yığınların üzerinde.Kovalarca kadın,kadınlarca adım ve adımlarca balık oluyor pamuk. Pamuk toprak altında çürümekte,balık kadınları öldürmekte . Toprak kovalarca getirilen kadınları ağırlamakta ve kendine saklamakta.
Kovalarca kadın toprakta ve balığın aklı sandıkta !
Sema Yayla
Nasıl güzel bir yazıdır bu
YanıtlaSil